Evet rehberleo.com olarak bi Endonezya seyahatiyle daha pasifik asyanın dibini köşesini geziyoruz. Endonezyalıların bile çok gitmediği, çoğunun yerini bile bilmediği bu adalara ben gitmezsem olmaz dedim düştüm yollara…
Önce şunu söylemem gerekiyor, Raja Ampat Endonezce dilinde “Dört Kral” demek. Ancak; 4’ten fazla irili ufaklı adadan oluşuyor. Rehberim ya illa dio not vericem gençler 4’ten fazla gezerseniz şanslı sayılırsınız 🙂 Hadi şimdik nasıl gidiliyor, oralarda nasıl geziliyor, el değmemiş ormanlı adalarda nasıl hayatta kalınıyor öğrenelim…
Nasıl Gidilir?
Jakarta’dan uçakla yaklaşık 4 saat içinde Sorong diye anılan şehre geliyorsunuz. Burası (epey) doğuda olduğundan 2 saatlik zaman farkı var. 00:20’de Jakarta’dan hareketle Garuda Airlines uçağıyla Sorong’a geldik ve yerel saat 06:35 (GMT+7) gösteriyordu.
Sorong havalimanı küçük ama şehir merkezine yakın. Eğer amaç adalara gitmekse ki; uçaktaki 100 kişiden 60’ı aynı şeyi yapmıştır, havalimanından marinaya gelmeniz gerekiyor. İsterseniz taksi tutabilirsiniz ama her yerde olduğu gibi turist görünce taksiciler “oğlanın nişanı yapalım” moduna giriyorlar. Mesafe çok uzak bile değil aslında biraz kasarsanız yürürsünüz bile! (Ben gaza geldim yürüdüm biraz) Ama size tavsiyem anayola çıkıp oradan geçen “sarı” dolmuşlara binerseniz zaten marinaya yakın bi yerden geçiyorlar.
Ben bu sarı ve küçük (ben zor sığdım) dolmuşlara binerek geldim marinaya. Buraya ulaşınca bi baktım uçakta ne kadar yabancı (turist) yüz gördüysem hepsi burada. Vaay dedim başgan siz de mi burdasınız ama anlamadılar şekiller ya hımammınaaa. Heaa dedim geçtim artık. Sonraki işlem tabikisi de bilet almak oluyor.
Fotoda gördüğünüz gibi sabah 9’da hareket eden ilk (speedboat) hızlı tekneye bilet alıp beklemeye başladım. Gişedeki ablayla kendi dilinde konuşunca bana bi kıyak yaptı ve üst güvertede bi yer verdi. Ancak dikkat; eğer benim gibi uzunsanız (190cm) orta sıralardan koltuk alın çünkü onlarda diz mesafesi daha uzun!
Sorong’dan hareket ediyoruz ve yaklaşık 2 saat içerisinde Waisai diye anılan başka bir büyük adaya geliyoruz. Burası da resmen toplama kampı gibi herkesler burada. Raja Ampat adalarında büyük oteller ne bilem ben, grand resortlar filan olmadığından “homestay” (ev gibi kalın) tarzı yerlerde konaklıyoruz ve gideceğiniz evin sahibi sizi alması için birisini gönderiyor çünkü buradan yine tekneye binmeniz gerekiyor. Adadayız ya nolcaığdı!
Bizim tekneci dayı maalesef gelmemiş, herkesler evine gidince ben oralarda bi başıma kaldım ama öğleden sonra gelen bi tekne daha varmış o olmadan gidilmezmiş filan dediler ben de yemiş gibi yaptım oralarda vakit öldürdüm. O yüzden size “geliş saatinizde ordayız efenim, tabii ki sizi alıcaz efenim” derlerse inanmayın illaki bekliyorsunuz.
Ama değiyo be kardeşim! İnsafsızlar 5 saat diktiler beni orda ama sonunda tekneyle kalacağım adaya gelince “vaay babağaaan…” dedim. Ağzım açık kaldı!
Nihayet uzun bi yolculuk sonunda odaya yerleştim. Biraz dinlendikten sonra akşam yemeğinden hemen önce balkondan batan güneşi izlemek paha biçilemezdi. Zor oldu ama değdi gerçekten. Akşam yemeğinde de homestay sahibi teyzemizin elleriyle yaptığı yemekleri yiyor bi huşu içinde uykuya geçiyorum. Valla rüya müya göremem zaten rüyada gibiyim hacı!