Okumalık

İstanbul: Kayıp Mangana Sarayı

5 Defa okundu

İstanbul’da Topkapı Sarayı ile Sarayburnu Değirmen Kapısı arasındaki yamaçta Ayasofya’nın doğusunda, boğaz kıyısında yer alan bu kayıp saray, içerisinde hamamlar, kiliseler, manastırlar ve askeri yapıların da bulunduğu geniş bir kompleksin parçasıydı.

Sarayın adı, muhtemelen çevresinde bulunan “manganon” adlı askeri birimden ya da Μάγγανα (cephanelik) kelimesinden türemiştir. Mangana Sarayı, Bizans İmparatorları tarafından yoğun olarak kullanılmış ve devletin önemli idari ve askeri faaliyetlerine ev sahipliği yapmıştır.

Deniz tarafından Mangana kalıntıları
Günümüzde Mangana sarayı

Mangana Sarayı başlangıçta İmparator I. Mihael’in (811–813) 9. yüzyılda burada yaptırdığı bir köşk ve ona bağlı yapılardan oluşuyordu. Daha sonraki dönemde İmparator I. Basileios (867–886) bu sarayı 885 yılında yaptırmış kendi iktidarı sırasında burada yaşamıştır. Bu dönemde imparatorluk, iç istikrar ve dış genişleme açısından önemli başarılar elde etmiştir. Mangana bölgesi de askeri birimlere ev sahipliği yapmış ve imparatorluk merkezi haline gelmiştir.

Aziz George Manastırı

Sarayın bulunduğu bölge İmparator IX. Konstantinos Monomakos (1042-1055), İmparatoriçe Zoe’nin üçüncü kocası tarafından genişletilmiştir. Mangana’da bir manastır, bir hastane ve bir hukuk okulu da kurmuştur. Manastır ve çevresindeki görkemli bahçeler, Konstantinos tarafından büyük bir ölçekte inşa edilmiş olup tarihçi Michael Psellos tarafından da doğrulanmıştır. St. George Manastırı hızla başkentteki en önemli manastırlardan biri haline geldi. St. George (Hagios Georgios) yortusunun kutlandığı 23 Nisan’da imparatorluk alaylarına dahil edildi. Daha sonra geniş bir kütüphaneye sahip oldu ve İsa’nın çilesine ait kalıntılar da dahil olmak üzere birçok önemli kalıntıya ev sahipliği yaptı. Bir Rus hacı, manastırda Kurtarıcı’nın çilesine ait tüm kalıntıların bulunduğunu kaydeder: mor kaftan, kan, mızrak, kamış, sünger ve İsa’nın sakalının bir parçası.

Günümüzde Aziz George manastırı
Konstantin Monomakos ve İmparatoriçe Zoe freski (Ayasofya)
Kazı yapıldığı dönem (1922-1923)
Mangana yapıları içinde bulunan Teotokos (Tanrının Annesi) ikonu (İstanbul Arkeoloji Müzesi)

Kutsal Haç Kilisesi

Mangana Sarayı, 11. yüzyılda İmparator II. Aleksios (1081-1118) döneminde de önemini korumuştur. II. Aleksios, sarayı genişletmiş ve yenilemiştir. Bu dönemde saray, Bizans İmparatorluğu’nun önemli bir merkezi olmaya devam etmiştir. II. Aleksios, saray kompleksinin bir parçası olarak Kutsal Haç Kilisesi’ni (Church of the Holy Cross) inşa ettirmiştir. Bu kilise, Bizans İmparatorluğu’nun dini ve kültürel yaşamında önemli bir yer tutmuştur.

Dördüncü Haçlı Seferleri sırasında 1204 yılında İstanbul, Latinler tarafından istila edilmiş (1204-1261) ve bu dönemde maalesef Mangana Sarayı ve çevresindeki yapılar da yağmalanmış ve büyük zarar görmüştür.

Bizans imparatorluğu 1261 yılında Latin istilasına son vermiş ve Paleologos Hanedanı (1261-1453) tarafından yeniden kurulmuştur. Bu dönemde Mangana sarayı ve Kutsal Haç Kilisesi yeniden yapılmıştır ama eski görkemine tam olarak kavuşamamıştır.

14. yüzyıl’da manastır olarak Eirene Choumnaina tarafından kurulmuştur. Döneminde Konstantinopolis’in en büyüklerinden biriydi. Manastırın tipikonu (yönetmelik) günümüze ulaşmıştır, ancak oldukça parçalıdır; hayatta kalan bölümler birlikte yaşamanın önemini vurgular. Hacılar tarafından sıkça ziyaret edilen manastır, mucizevi bir İsa görünümü ve St. Aberkios’un dinlenme yeri olarak dikkat çekiyordu.

Deniz surlarının rampartlarına inşa edilmiş bir ayazma (kutsal su kaynağı) vardı, üzerine daha sonra 1590 yılında Sultan III. Murad tarafından İncili Köşk inşa edilmiştir. Rus hacılar daha sonra bu kutsal su kaynağının iyileştirici sularından bahseder ve bu suların deniz duvarlarının dışındaki plajda bir taş sarnıca aktığını belirtirler. Topkapı Sarayı duvarları içinde olmasına rağmen, özellikle İsa’nın Dönüşümü (Göğe Yükseliş) bayramı için 19. yüzyıla kadar Ortodoks Hristiyanlar tarafından ziyaret edilmeye devam etti.

İstanbul’un işgali sırasında, 1922-1923 yıllarında Topkapı’da kamp kuran Fransız ordusu, Mangana bölgesindeki birkaç yapının kalıntılarını ortaya çıkardı ve bunlar arasında Aziz George, Theotokos Hodegon ve Kutsal Haç kiliselerinin olduğu belirlendi. Tüm bölgenin kazılması için yeterli zaman olmadı, ancak sonuçlar Demangel ve Mamboury tarafından daha sonra yayımlandı.

Günümüzde Kutsal Haç kilisesi
Kapı üstü süslemeleri
İçeriden görünüş
Yeniden yapılandırma (Karl Wulzinger)
Çizim (Mamboury)
ΚΡΑΤΑΙΑ ΔΕCΠΟΤΙ…ΑVΤΟΚΡΑΤΟΡ yazısı görünmekte anlamı GÜÇLÜ DESPOT…İMPARATOR
Sultan III. Murad tarafından yaptırılan İncili Köşk (günümüz)

Sarayın Kısa Tarihçesi

Bizans İmparatorları 10.-11. yüzyıllarda Mangana Sarayının yerine Büyük Sarayı tercih etmişlerdir. Bu arada Mangana Sarayı Bizans’ın gözden düşen saray mensuplarının hapsedildiği bir yer konumuna gelmiştir. 12. yüzyıldan sonra, büyük olasılıkla II. İsakion Angelos (1185-1195) zamanında saray yıktırılmış ve taşları başka yerlerde kullanılmak üzere sökülmüştür.

1453 İstanbul’un fethinden sonra bazı kalıntılarının ayakta kaldığı kaynaklardan öğrenilmektedir. Tarihçi Dukas’ın yazdığına göre, fetihten sonra bu sarayın kalıntılarının olduğu yere dervişler yerleşmiş ve burası bir dergâha dönüşmüştür. Topkapı Sarayı’nın yapımı ile birlikte sarayın bulunduğu alan Sur-u Sultani ile çevrilmiş ve saray Topkapı Sarayı’nın sınırları içerisinde kalmıştır.

I. Dünya Savaşı’nda İstanbul’un işgalinde Fransız birlikleri sarayın bulunduğu yerdeki askeri depolara el koymuşlar, buradaki sarayın mahzenlerinden ve sarnıçlarından yararlanmışlardır. R. Demangel ve E. Mamboury sarayın kalıntılarını incelemişler ve planlarını çizmişlerdir. Fransız işgal ordusunun 1923’te İstanbul’dan ayrılmasından sonra bu mahzen ve sarnıçlar kendi haline terk edilmiştir.

R. Demangel ve E. Mamboury’nin saray ile ilgili verdikleri bilgilere göre; Mangana Sarayı’nın alt yapısına ait olduğu sanılan büyük bir mahzen ile askeri depoları İncili Köşk’e kadar uzanıyordu. Buradaki 65×40 m. genişliğindeki dikdörtgen planlı bir mekân olup, içerisinde paye ve sütunlar bulunuyordu. Bu mekânın yanlarında da onları tamamlayan daha dar mekânların izlerine değinilmiştir. Bütün bu bölümlerin izleri kubbeli tonozlarla örtülmüştü.

Mangana Sarayı olarak tanımlanan bu yapının beş katlı olduğunu İmparator I. Aleksios’un kızı Anna Komnena yazmıştır. Onun söylediğine göre, sarayın son derece muhteşem bir görünümü vardı. Mangana Sarayı ile ilgili bunun dışında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Günümüzde, Mangana sarayı ve çevre yapıları ile ilgili arkeolojik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar, sarayın tarihini, yapısını ve etkilerini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Mangana Sarayı, Bizans İmparatorluğu tarihinin siyasi, dini ve askeri yaşamına dair önemli ipuçları sunmaktadır.

Aşağıdaki video 2023 yılında TRT tarafından Mangana Sarayı haberi için yapılmıştır. İyi seyirler…

Benzer yazılar
Okumalık

Balkanlardan Göçenler Türk mü?

3 Defa okundu
Bu soruya cevap olması için önce tarihte geriye doğru gitmemiz gerekiyor. Karamanoğlu Beyliği Yörük Türkleridir. Moğollar 1222 yılında Orta Asya’da Özbekistan ve…
Okumalık

5 Soruda Paskalya Bayramı

5 Defa okundu
Paskalya Bayramı, Hristiyan inancına göre, İsa’nın çarmıha gerildiği ve üç gün sonra dirildiği olayları anmak için kutlanan önemli bir dini bayramdır. Hristiyanlıktaki…
Okumalık

Osmanlı’da İdam ve İşkence Yöntemleri

4 Defa okundu
Osmanlı’da işkence ilk kez II. Bayezit döneminde bir kanunname ile resmiyet kazanmıştı. Bundan sonra Tanzimat fermanı ile işkencenin kalkacağı süreye kadar 300…