Gezi

Balkanların Kayak Merkezi: Bansko

3 Defa okundu

Son zamanlarda özellikle de kış turları için ülkemizde de çok popüler olan bir yer Bansko. Bulgaristan’ın Pirin dağları eteklerinde toplamda 72 km pistleri olan bu kayak merkezi, aynı zamanda kocaman bir yerleşim yeri olmuş.

İstanbul’dan sınır geçişleri hariç 7,5 saatte ulaşabilmek mümkün. Dolayısıyla bizler tarafından da tercih edilen bir yer.

Bansko kasabasında da buraya kayak yapmaya gelen herkes düşünülmüş. Etrafta dolaşırken çeşit çeşit restoranlar gördüm. Hatta tavuk döner bile var. Porsiyonlar da hiç küçük değil. Bizdeki gibi lavaş ekmeklerde veriyorlar ama gayet doyurucu ve lezzetli yapıyorlar.

Birbirini çapraz kesen iki büyük caddesi var Bansko’nun. Ben buraya “çarşı” demek istedim. Size de öyle anlatıcam. Çarşıda yok yok! Yukarda fotosu olan tavuk dürümü gömünce açlığım geçti ve başladım yazıyı yazmaya.

Haliyle kayak merkezi olan bi yerde kayak ekipmanları kiralayan ve satan mağazalar olduğunu yazmama gerek yok dimi? Ben size “gündüz” ve “gece” olarak iki şekilde anlatabilirim burayı.

Haliyle kayak merkezi olan bi yerde kayak ekipmanları kiralayan ve satan mağazalar olduğunu yazmama gerek yok dimi? Ben size “gündüz” ve “gece” olarak iki şekilde anlatabilirim burayı.

Gün içinde erken saatlerde (8:30’da teleferik açılıyor) insanları kayak takımlarını sırtlanmış Gondola’ya doğru yürürken görebilirsiniz. Küçük büyük hemen hemen herkes kayak yapmaya çıkıyor. Gondola buradaki teleferiğin adı.

Aynı zamanda buradaki bilet gişesinden pistler ve teleferik için “ski-pass” alabiliyorsunuz. Hemen çarşı merkezde ve otellere yürüyüş mesafesinde kalıyor. Yürüyüş mesafesinde olmayan oteller de minibüslerle misafirleri buraya getiriyorlar.

Gondola’ya binip yukarı çıkıyorum ve ikinci istasyonda iniyorum.Çünkü pistlerin başladığı alan burası.

Büyük elektronik bir haritayla pistlerin yerlerini ve kolaylık derecesini bildiren ekranlar koymuşlar. Hangi pist açık, hangisi kapalı, neresi bana uyar diye şöyle bi göz atmakta fayda var.

Yine bu büyük alanın sağ tarafında benim gibi amatörler için eğimi daha az olan pistler var. Burada isterseniz kayak hocalarından ders de alabiliyorsunuz. Her seviye için ders veriyorlar.

Gondola’dan indiğimiz alanın etrafında dinlenmek ve bir şeyler atıştırmak için restoranlar, kafeler var. Çok rahat bir şekilde çorbadan pizzaya kadar istediğiniz herşeyi bulabilmek mümkün.

Fiyatlar burada biraz yüksek olsa da o kadar kayak yapıp yorulduktan sonra yemesek olmaz gibi hissediyorsunuz.

Öğleden sonra kasabadaki bazı gece kulüpleri kendi tanıtımlarını yapmak için müzik çalmaya ve çeşitli aktiviteler yapmaya başlıyorlar. Çok güzel bir bulgar kızımız dans etmeye başlıyor ve dünya bi dakikalığına güzelleşiyor.

Saat 16:00’da kayak merkezi, 17:00’de gondola kapanıyor. O yüzden herkesler toparlanınca ben de teleferikle (henüz kayarak ineniyorum) aşağıya iniyorum.

Otelde akşam yemeği yiyip dinlendikten sonra, “gece” bölümüne geçebiliriz artık.

Burada sadece kayak ve uyku ile vakit geçmeyeceğini bilen Bulgar kardeşlerimiz, gece kulüpleri ve kumarhane de yapmışlar bizim için.

Alkol ucuz olunca, çok sık içmeyen insanlar bile içmek isteyebiliyor. Biraz teşvik edici bi durum var yani. Ama ben bu durumdan hiç de şikayetçi değilim.

Restoranlar ve publar dahil çoğu yerde canlı müzik var. Bazı yerlerde elde darbuka akordeon çalan abiler, bazı şık mekanlarda da orkestrası arkasında arz-ı endam eden solist ablalar var. Bu yerleri “yeme-içme” adlı başlıkta görebilirsiniz.

Bunların yanı sıra gece kulüpleri 22:30’dan sonra kalabalıklaşmaya başlıyor ve 02:00’ye kadar içerde kalıp eğlenmek mümkün. Özellikle international yani dünya müzikleri çalan yerler çok güzel.

Dım tıs dım tıs müzik benlik bişey değil derseniz de yine çarşıda ve bazı otellerin bünyelerinde “casino”lar var. Bi şansımı deneyim belki zengin olurum dedirtmiyor size ama vakit geçirmek için denenebilir.

Gece 02:00’den sonra da el ayak çekiliyor ve sakin bi kasaba halini alıyor burası. E malum tabi yarın erkenden kayak yapmaya gidecek herkes. Ben de otel odası yalnızlığının dayanılmaz hafifliğine kendimi teslim ediyorum.

Başka gezilerde görüşmek üzere…

Benzer yazılar
Gezi

İstanbul: Bukoleon Sarayı

3 Defa okundu
Sahil Yolu (Kennedy Caddesi) üzerinde, Sirkeci yönünden gidildiğinde Çatladıkapı’ ya gelmeden hemen önceki kalıntılar Bizans imparatorlarının kullandığı ünlü Bukoleon Sarayı’ndan arta kalan…
Gezi

Kapadokya: Balon Turu

5 Defa okundu
Yaptığım turlarda övüne övüne “şimdi benim memlekete gidiyoz” diye anlattığım güzel Kapadokya’yı merak etmeyen, nolur ben de gitsem demeyen, hele hele ah…
Gezi

Küba Hakkında Herşey

7 Defa okundu
Küba seyahatinden döner dönmez diğer başka şeylerle meşgul olduğum için henüz sizlerle Küba gezi notlarımı paylaşamıyorum. Ama hiç bişey yazmazsam da nemenem…